Hasankeyf 2008'de İstanbul surlarıyla birlikte Dünya Anıtlar Fonu tarafından dünya üzerinde en büyük tehlike altında 100 alandan biri seçilmişti.
Ilısu Barajı Projesi gerçekleşirse tarihi kentin büyük bir kısmı sular altında kalacak.
Hükümet TOKİ vasıtasıyla insanları ve tarihi eserlerin bir kısmını taşımayı planlıyor.
Prof. Oluş Arık, "Hasankeyf tabiatla insanın el ele dokuduğu bir örgüdür, bir-iki binanın taşınmasına Hasankeyf'in kurtarılması denilemez" diyor haklı olarak.
İnsanlar ağırlıklı olarak taşınmaya karşı. Zaten Hasankeyflilerin bir çoğu 1960'larda Süleyman Demirel tarafından "modern Türkiye'de insanlar mağarada mı yaşarmış" diyerek mağaralardan beton evlere tahliye edilmiş.
Şimdi topyekün tahliye edilme tehlikesi var. Tabii bu sefer tahliye süreci TOKİ üzerinden planlanıyor. Gerçi henüz tapu pazarlığı başlamamış, tam olarak onları ne bekliyor bilemiyorlar. Herkesin söylediği "1. derece sit alanı olduğu için evlerimize, dükkanlarımıza çivi çaktırmıyorlar ama baraj projesiyle Hasankeyf'in sular altında kalmasına da göz yumuyorlar, bu ne yaman çelişkidir".
Şimdi topyekün tahliye edilme tehlikesi var. Tabii bu sefer tahliye süreci TOKİ üzerinden planlanıyor. Gerçi henüz tapu pazarlığı başlamamış, tam olarak onları ne bekliyor bilemiyorlar. Herkesin söylediği "1. derece sit alanı olduğu için evlerimize, dükkanlarımıza çivi çaktırmıyorlar ama baraj projesiyle Hasankeyf'in sular altında kalmasına da göz yumuyorlar, bu ne yaman çelişkidir".
Bu sene Hasankeyf'e gelen turist sayısı 1 milyon!
İnanılmaz bir kültür ve doğa turizmi potansiyeli mevcut. Bu kadar tarihi ve doğal zenginliğe rağmen insanlar oldukça yoksul. Turizmden elde edilen gelir artırılabilir, Hasankeyf'in ve bölgenin kalkınmasında ana rolü oynayabilir. Ancak baraj kara bir bulut gibi Hasankeyf'in üzerinde durduğundan, insanlar ne olacaksa olsun artık noktasında. bir umutsuzluk ve hareketsizlik söz konusu.
Baraja karşı çıkanlar da bölücü damgası yiyor hemen devlet tarafından.
bankalar yeni imPARAtorluklar
YanıtlaSil